8 Mart 2014 Cumartesi

Parkta oyunlara başlamak

Bahar ayının gelişiyle beraber, yağmurlu ve güneşli günler birbirini takip etmeye başladı. Perşembe günü neredeyse yazdan bir gün yaşadık ve bu güzel havayı Caddebostan da Küçük Yıldızlarla buluşmak için kullandık.
Fikrimizi olgunlaştırmamızdan bu yana bizim için bebeklerimizle kontak kurmak ve onları gözlemlemek için en büyük fırsattı.
Saat 13.00 da Buket ile buluştuğumuzda ikimizde de mutlu bir heyecan vardı. Aylardır kafamızda kurduğumuz Küçük Yıldız Oyun Atölyemizi misyonumuzu, kim olduğumuzu anlatacaktık ve yarattığımız oyun alanine bebekleri davet edecektik.
Başlangıçta 2 yaş üstü çocuklar gördük etrafta, oyuncaklar ve Buket in çaldığı müzik ilgilerini çekmişti. Etrafta pusetle gördüğümüz birkaç acelesi olan anneye broşürümüzden verip davet ettik. Ve saat 14.00 den sonra uyku saatinin bitişiyle oyun alanımız doldu taştı…
İlk once Zeynep ve annesiyle tanıştık, Zeynepcik yemeklerini mama kıvamında yiyormuş ve top havuzundan mikrop kaptığı için sevgili annesi onu artık açık havada oynaması için parka getiriyormuş. Zeynep müzik aletlerimizle oynadi, ve yarım saat sonra ogle uykusunu uyumak üzere evine gitti. Ardından Alef ve annesi bize katıldı. Şeker Alef o kadar ilgili ve tatlıydı ki, etrafta birazdan koşuşturup eşyaları yuvarlayan erkek çocuk grubunun arasında tam bir hanımefendi ve ilgili bir öğrenciydi. Buket’in güzel melodilerine bayıldı Alef.
Saat 14.00 ile 16.00 arası yaklaşık 20 aile ile tanışma ve bebeklerle konuşma fırsatım oldu. Oyun alanımızı ve üzerindeki 6 çocuğu Buket’e emanet ederek etrafta mümkün olduğunca çok Küçük Yıldıza temas etmeye çalıştım. Bu arada 21 aylık Peri ve annesi sevimlilikleriyle aramıza katıldı, bizi neşelendirdiler. Birçok güzel aile ile tanıştık, kısıtlı sürede mümkün olduğunca misyonumuzu, bebek anne arasındaki ilişkinin önemini, bu ilişkide müziğin rolünü anlatmaya çalıştık.

O kadar eğlenceli ve heyecanlıydı ki, ne kadar yorulduğumu ve ayaklarımın ağrıyor olduğunu ancak eve gelince farkettim.  Bebekler ve onların mutluluğu için yorulmak hiç de yorgunluk değildi…